Cumhurbaşkanı Erdoğan Kırgızistan dönüşünde uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan Suriye’nin İdlib bölgesindeki harekat konusunda, “Çok acımasız bir süreç işletiliyor. Orada 3.5 milyon insan var. Bir felaket yaşanırsa bu insanların ilk kaçabileceği yer yine Türkiye” dedi. Yerel seçimlerle ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Bahçeli’nin bu konudaki yaklaşımı tam nedir bilemiyorum. Biz böyle bir noktada bu işe olumlu yaklaşabiliriz. Milletvekili seçiminde attığımız bir adım var. Yerel seçimlerde de böyle bir adımı müşterek olarak atabiliriz” dedi.
Uçakta gazetecilerle sohbetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
“Kırgızistan’da 12 belge imzaladık”
Kırgızistan’a uzun bir aradan sonra resmi ziyaretimizi gerçekleştirmiş olduk. Türk Konseyi Zirvesi’ne katıldık. Dünya Göçebe Oyunları’nı izleme fırsatını bulduk. Resmî ziyaret çerçevesinde Sayın Ceenbekov ile kapsamlı bir ikili görüşme yaptık. Görüşmede bugüne kadar neler yaptığımızı, bundan sonra neler yapabileceğimizi ele aldık. Heyetler arası görüşmeyi yaptık, ardından da ortak deklarasyonun dışında 11 belgeyi imzaladık. Ortak bildiriyi dahil edersek toplam 12 belge imzaladık. Kırgızistan’a bizim teknik yardımlarımız 1991 yılından beri devam ediyor. Şu ana kadar 855 milyon dolar desteğimiz var. Ekonomik ilişkilerimizi geliştirmek konusunda mutabık kaldık. Ticaret hacmimizi 1 milyar dolara çıkaralım dedik. Bu hedef yeni bir şey değil, daha önce kararlaştırılmış bir hedef idi; ama maalesef bu konuda arzu edileni hayata geçiremedik. 485 milyon dolar olan ticaret hacmimizi, 1 milyar dolara çıkarmayı hedefliyoruz.
“Süreci iki bakanlık takip edecek”
Sağlık alanında kendilerine çok destek olduk, hala da oluyoruz; bundan sonra da olabileceğimizi kendilerine söyledik. Kırgız hastaların tedavisini şu anda Türkiye’de yapıyoruz. Manas Üniversitesi ülkelerimiz arasında önemli bir eğitim ve kültür kurumu. Öğrencilerinin yüzde 80’i Kırgızlardan, yüzde 20’si Türklerden oluşuyor. İmam Serahsi Camii’nin inşası bitirilmişti. Altı yıllık bir süreçti bu. Açılışını yaptığımız bu cami, Orta Asya için çok önemli bir eserdir. Yunus Emre Kültür Merkezi’nin açılması ve Maarif Vakfı’nın faaliyete başlaması konusunda kendilerinden daha önce Türkiye ziyaretinde bir yer talebimiz olmuştu. Bu konuda bina teklifi yaptılar ama, biz ‘Yer olursa daha isabetli olur; orada yapılacak hizmetlere uygun kendi mimarimizle eserler yapma imkanımız olur’ dedik. Bu şekilde mutabık kaldık. Süreci Dışişleri Bakanlığımız ve Büyükelçiliğimiz takip edecek.
“Temel sorun FETÖ meselesi”
Burada en temel sorun FETÖ meselesi. Maalesef Kırzgızistan’da bu terör örgütünün çok ciddi bir alt yapısı var. Buradaki yerleşme süreci eski. Orada başta ordu ve yargı olmak üzere, devlete sızmış durumda. Gerçekten siyasileri de ciddi manada ürküten bir havaları var. Kırgızistan’daki FETÖ yapılanmasına karşı harekete geçilmesi gerektiğini söyledik. Bunu Sayın Başkanla görüştük. Bu konudaki beklentilerimiz ilettik. Somut adımlar atılmasını beklediğimizi de söyledim. FETÖ, sadece Türkiye için değil, bulunduğu bütün ülkeler için tehlike arz ediyor. Biz bu örgütün eğitim kılıfı altındaki faaliyetleriyle mücadele için Maarif Vakfı’nı kurduk. O ülkelerde FETÖ’yle mücadele açısından, örgüte ait okulların ve yurtların kapatılması, oralardaki milli eğitim bakanlıkları ile Maarif Vakfı’mızın ortak çalışmaya girmeleri son derece önemli. Örgütün ticari faaliyetlerinin de devletin müdahalesiyle durdurulabileceğini anlattık. Bu konuda atılacak kararlı adımların, mücadelenin başarıyla sonuçlanmasını beraberinde getireceğini söyledik. Kendilerine bazı örnekler de verdik. Bu örgütün muhtelif ülkelerdeki yapılanmasına karşı da her yerde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.
“Dünya Göçebe Oyunları’na ev sahipliği yapacağız”
Bişkek’te ayrıca Kırgızistan Meclis Başkanı Cumabekov, Başbakan Abılgaziyev ile de görüştük. Meclis Başkanı ile çalışma yemeği yedik. Meclis Başkanı bizim Türkçemizi çok çok iyi konuşuyor. Türkiye’de uzun süre kalmışlığı da var. Bizdeki yapıyı gayet iyi biliyor. Ziyaret kapsamında 3. Dünya Göçebe Oyunlarına katıldık. Oyunların dördüncüsüne, inşallah 2020’de biz ev sahipliği yapacağız. Başdanışmanımız Haydar Ali Bey, biliyorsunuz, Okçular Vakfı’nın Başkanı. Süreci yakından takip ediyorlar. Bizim yapacağımız dördüncü göçebe oyunları organizasyonun farklı ve güçlü olması lazım. Sempozyum, panel, konferanslarla bir hafta boyu bunun yürütülmesinde fayda var. Türk Konseyi Zirvesi’ne Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan’ın yanı sıra onur konuğu olarak Özbekistan, gözlemci olarak Macaristan Başbakanı katıldı. Türkmenistan maalesef yine katılmadı. Kırgızistan zaten ev sahibi. Bu yılın teması gençlik ve spor idi. Özbekistan ve Macaristan’ın zirveye katılımını önemsiyorum. İnşallah sözünü de aldık; Özbekistan’ı Azerbaycan’da yapacağımız Türk Konseyi Zirvesi’ne, oraya asli üye olarak kendisini davet ettik. Konseye Özbekistan’ın üye olması, buraya ayrı bir güç katacaktır. Zirve seneye Azerbaycan da yapılacak. Bu kararı bugün aldık. Bu ziyaretimiz Türk Dünyası ile ilişkiler açısından önemli. Çok yönlü dış politika vizyonumuzun bir parçası olarak, dünyanın farklı bölgeleriyle ilişkilerimizi güçlendirmeye, geliştirmeye devam edeceğiz. Türkiye kendini tek bir bölgeye hapsedemeyecek kadar önemli bir ülke. Bunu da bizim özellikle birinci derecede bölgesel bazda çevreye hissettirmemiz lazım. Sayın Nazarbayev’in, 13 Eylül’de ülkemize bir ziyareti olacak.
“Anlatmaktan yorulmayacağız”
Kırgızistan, FETÖ’nün Orta Asya’daki yapılanmasında en güçlü yer. Gittikleri ülkelerde, yapılanmalarını biliyoruz. Bürokrasi ve önde gelen ailelerin çocuklarını eğitiyorlar. Burada köklü yapılanma var. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün üzerinden iki yıl geçti. Bizi anlamasını beklediğimiz bu ülkeler, olayı yeteri kadar anlamak istemiyorlar mı? Somut adımlar olacak mıdır?
Biz anlatmaktan yorulmayacağız. Yönetim olarak anlatmaya devam edeceğiz. Buranın hücrelerine kadar sızmışlar. Dünyada 160 ülkeye bu şekilde sızmış vaziyetteler. Bu sadece Müslümanların ağırlıklı olduğu ülkelerde değil, Müslüman olsun gayri Müslüm olsun, her yere sızmış vaziyetteler. Onlar kaçacak biz kovalayacağız. Gittiğimiz yerlerde anlatacağız. ABD’deki durumun da ne derece bununla bağlantılı olduğunu biliyorsunuz. Kongre üyelerine nasıl sızmış olduklarını, zaman zaman bizim yazılı ve görsel medyada da takip ediyoruz, izliyoruz. Örgütün elebaşı, bizim mahkemelerimizde, ağırlaştırılmış müebbetten müebbede kadar değişik cezalara mahkum oldu. ABD ile Türkiye arasında suçluların iadesi anlaşması var. Bundan hareketle, o adamın ABD’den deport edilmesini, bize iadesini istedik. Obama döneminden beri istedik. Ama hala olumlu bir cevap alamadık.
ABD ile ilişkilerimiz son İzmir hadisesi ile çok daha farklı bir sürece girdi. Bu süreçte hukuk ve yargı neyi gerektiriyorsa elbette o yapılacaktır.
Dediğim gibi biz FETÖ’nün sızdığı tüm ülkelere bu örgütü anlatmak durumundayız. Gerek ben, gerek arkadaşlarım, oralardaki yöneticilere bunu anlatıyoruz. Takibe devam edeceğiz. Bu örgütün anlatılması, gerekli uyarıların yapılması, bu hususta halkların bilinçlendirilmesi çok büyük önem arz ediyor.
“İdlib’de insani kriz yaşanma riski var”
İdlib’te çok kritik bir aşamaya gelindi. Büyük bir insani kriz yaşanma riski var. Neredeyse her ülkenin bölge ile ilgili pozisyonunun farklı olduğu bu ortamda, Türkiye nasıl bir çözüm bekliyor. Bu arada Tahran zirvesinde Türkiye masaya birinci öncelik olarak hangi konuyu getirecek?
Şu anda Türkiye olarak Rusya ile zaten bir çalışmanın içindeyiz. Aynı şekilde İran ile bir çalışmanın içindeyiz. Bu çalışmalar çerçevesinde, daha önceden belirlediğimiz gibi en azından bayram süresince bir tür ateşkes hayata geçirildi. Bizim orada 12 gözlem noktamız var. Oradaki güvenlik güçlerimiz kararlılıkla çalışmalarını sürdürüyor. Hepsinden öte şu anda bizim Rusya ile olan işbirliğimiz çok önemli. Bunu silahlı kuvvetlerimiz ve Savunma Bakanı’mız, istihbaratımız aynı şekilde sürdürüyor. Burada 3,5 milyon insan var. ABD Rusya’ya, Rusya ABD’ye topu atıyor. Ama, Allah göstermesin, buralara füzeler yığdırılacak olursa çok ciddi bir katliam yaşanır. Öyle bir durumda ordan kaçanlar nereye gelecek? Büyük oranda yine bize gelecek. Bu yeni bir sıkıntı meydana getirebilir. İdlib dışında, gerek Tel Rıfat’a yönelik gerek Menbiç’e yönelik çalışmalar da aynı kararlılıkla devam ediyor. İdlip konusundaki görüşmelerin üçüncü safhası bitti, bugün dördüncü safhası devam ediyor. Görüşmelerden çıkacak isabetli bir kararla bu süreci aşarız. 7 Eylül’de Tahran zirvesi var. Bu zirvede bu işi çok daha olumlu bir noktaya taşıyacağız. Bu Astana’nın devamıdır. Cenevre ile bir karşı karşıya gelme gibi bir durum değildir, öyle bir şey zaten düşünmüyoruz. İnşallah Tahran Zirvesi’ni olumlu neticelendirmek suretiyle, rejimin oralardaki aşırılıklarını önlemeyi başarırız.
“Menbiç’te ideal bir noktada değiliz”
ABD Savunma Bakanı Mattis’in Türkiye ile Menbiç konusunda ortak çalışmaların devam ettiği yönünde açıklaması var. Ama sanki oyalama var gibi duruyor. Türkiye’nin değerlendirmesi nedir?
Münbiç’te, başta Dışişleri Bakanımızın Pompeo ile yaptığı görüşmedeki noktada olmadığımızı söyleyebilirim. Olay savsaklanıyor. Bu gerçeği görmemiz lazım. İdeal bir noktada değiliz. Görüşmelerin yapıldığında varılan mutabakat, şu anda aynı istikamette maalesef yürümüyor. Önümüzdeki süreçte Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile Milli Savunma Bakanı’mız Hulusi Akar’ın muhatapları ile yapacakları görüşmelerde, temenni ederim ki yeni bir süreç başlar, yeni bir heyecan ortaya çıkar. Gerek Münbiç gerek Tel Rıfat, buralarda arzu edilen adımlar atılır inşallah.
Bizim için şu an İdlip’teki durum önem arz ediyor. Çünkü İdlip’te şu anda çok acımasız bir süreç işletiliyor. Orada 3,5 milyon insan var. Allah korusun, bir felaket yaşanırsa, bu insanların birinci derecede kaçabileceği yer yine Türkiye. Bizim belli şeyler çözüldü, artık Türkiye’den geri dönüşler başladı havasında olduğumuz bir dönemde, şimdi bu tür bir risk gündemde. Önümüzde gerek Mevlüt Çavuşoğlu’nun, gerek Savunma Bakanımızın muhatapları ile görüşmeleri var. Bu görüşmeleri önemsiyoruz. Hepsinden öte Tahran zirvesini çok önemsiyoruz.
“Hukukun gereği neyse yerine getirilir”
Türkiye-ABD ilişkilerinde son durum nedir? Krizin aşılması için görüşmeler sürüyor mu? BB zirvesinde görüşmesinde Trump ile bir görüşme öngörülüyor mu?
İzmir’deki hadisede hukuki süreç devam ediyor. Biz başından beri hukuki sürecin işletilmesini savunduk, savunuyoruz. Bizim hukuk dışı bir talebi yerine getirmemiz mümkün değil. Türkiye bir hukuk devletidir. Hukuku devleti olarak hukukun gereği neyse yerine getirilir. Kusura bakmasınlar, hukuk dışı bir şey talep edilemez. Kaldı ki ABD’de yapılanlar da ortada. Örneğin Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla’nın durumu. ABD’ye altı kez girdi çıktı, yedincisinde çıkarken tutukladılar. Hakeza, bizim finans sektöründe önemli bir devlet bankamız olarak niteleyebileceğimiz Halk Bankası’na yönelik tehditler. Bu bankamızın ABD’de şubesi bile yok. Halk Bankası’nın suçu ne, Genel Müdür Yardımcısının suçu ne? Müdellel bir şey yok ortada. Onlar için, hukuk şöyle der böyle der önemli değil. ‘Ben güçlüyüm, güçlü olduğuma göre haklıyım’ diyorlar. ABD halen olumlu bir adım atmıyor. İzmir’deki hukuki süreci adeta yok saymaları, ‘Bize göndereceksiniz, vereceksiniz’ tarzında bir yaklaşım içinde olmaları hoş değil. Böyle tehditlerle bir yere varılamaz. Türkiye bir hukuk devletidir. NATO’da stratejik ortağımız olan ABD’nin bu tür nahoş ve hukuk dışı tavırlar sergilemesini şık bulmuyoruz. Bunlar doğru şeyler değil. Bir stratejik ortağın ortağına böyle bir şey yapması şık değil. 16 yıldır Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yapıyoruz. Herhangi bir ihtiyacımızı, ABD’den paramızla dahi alamadığımız anlar olmuştur. Ama terör örgütleri parasız olarak her türlü silahı ABD’den alabiliyorlar. Bu silahları da bize karşı kullanıyorlar. Bu nasıl bir stratejik ortaklık?
Uçak vermediler…
O gene biraz ağır bir şey. Polise tabanca vermediler tabanca… Bunları biz kendimiz yapıyoruz zaten. Hem parayla dahi vermeyeceksin, hem de stratejik ortaklıktan söz edeceksin…
BM’de Trump ile görüşecek misiniz?
Bu konuda onlardan bir talep gelmedi. Benim bir talebim olmayacak.
James Jeffrey’nin Türkiye ziyareti söz konusu. Bu ziyaretten beklenti nedir, somut bir adım çıkar mı?
Sayın Jeffrey’nin bölgeye atanmasını isabetli bir karar olarak görüyorum. Burada gerek Savunma Bakanımızla gerek Dışişleri Bakanımızla gerek istihbaratla görüşmeleri olacaktır. Bizim kendisiyle dostluğumuz Büyükelçilik dönemine dayanıyor. ABD ziyaretlerimizde kendisiyle görüşmelerimiz de olmuştur. Bana göre, bundan önceki kişiyle mukayese edilmeyecek derecede isabetli isimdir. Bundan önceki isim oradan alınmış değil; O da halen bölgede malum, belli yerlerde belli görevleri var. Temenni ederim bu yeni süreç hayırlı olur. Bazı adımların seri olarak atılmasına da vesile olur.
Jeffrey’nin PKK-PYD terör örgütü diye değerlendirmeleri de var..
Biz zaten daha öncede konuştuğumuzda da aynı noktadaydı.
“Almanya ziyaretini önemsiyorum”
AB’nin son zamanlarda Türkiye’ye yaktığı yeşil ışık ilişkilerin gelişmesine katkıda bulunacak mı? AB ülkeleri ile ilişkiler daha da gelişecek mi?
AB, bazı istisnalar dışında, henüz bizim isteğimiz noktada ya da konumda değil. Almanya’ya Sayın Cumhurbaşkanının davetiyle ay sonunda resmi ziyaretim olacak. O ziyaret vesilesiyle, Sayın Merkel ile ortak çalışma yemeğimiz olacak, ertesi gün ise sabah ucu açık bir kahvaltı yapacağız. Türkiye-Almanya ilişkileri konusunda ele almamız gereken bir çok konu var. Almanya’da 3 Milyonu aşkın vatandaşımız, soydaşımız var. Pek çok konuyu yüz yüze görüşme imkanı bulacağımız bu ziyareti çok önemsiyorum. Almanya, AB içinde çok önemli bir konuma sahip, adeta bir lider konumunda.
AB, Türkiye olarak bugüne kadar attığımız olumlu adımlara maalesef aynı şekilde karşılık veremedi. Hala da aynı karşılığı bulamıyoruz. Birçok kararlar hep ertelendi. Serbest dolaşım konusundan mülteciler konusunda vaat edilen yardımlara kadar; yardımlar konusunda kısmen ödemeler yapıldı, kısmen maalesef yapılmadı, bunları bir an önce aşalım istiyoruz. Aşalım ki AB ile biz de önümüzü görelim, nereye gideceğiz, bir şeyler olacak mı? Bunu görmemiz lazım. Bir diğer boyut Fransa. Fransa da daha olumlu gibi görünüyor; ama yine de bir iade- i ziyaret yapamadı, bunu yapması lazım. Arkadaşlarımız görüşmeleri yapıyor, telefon görüşmesi yapıyoruz, adım atalım derken bakıyorsunuz oralardan koalisyon güçleri olarak Suriye’deki olaylara yaklaşım tarzları çok da iyi değil.
“Hollanda ve Belçika’nın tutumları çok iyi değil”
AB ülkeleri içinde Hollanda’nın, Belçika’nın tutumlarının çok iyi olduğunu söyleyemeyiz. Avusturya’dan yapılan bazı açıklamalar çok çok olumsuz. Arkadaşlarımıza bakanlık bazında görüşmelerde bir şey olduğunda siz görüşmeleri yapın diyoruz. Nereye kadar gider, önümüzdeki süreç belirleyecek.
Türkiye olarak biz AB konusunda, 1963 yılından resmi görüşmelerin başladığı bugünlere kadar hep olumlu duruş sergiledik. Ne yazık ki AB üyesi ülkeler aynı olumlu duruşu sergileyemediler.
PKK’yı, terör örgütü olarak saydıklarını söylüyorlar ama, oralarda PKK’lılar salonlarda konuşturuyorlar, pankart afiş asmalarını olumlu yaklaşıyorlar. Parlamento binalarının önünde çadır kurduruyorlar.
“Yerelde ittifaka olumlu bakıyorum”
Yerel Seçimlerde ittifak olacak mı? Çünkü Devlet Bahçeli buna yeşil ışık yakan mesajlar verdi. CHP, HDP ile aday gösterebileceğini söyledi, adaylarını da erken açıklayacak. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? AK Parti dışından adaylar olacak mı?
CHP’nin HDP’den, HDP’nin CHP’den aday gösterip göstermemeleri bizi ilgilendirmiyor, kendi iç meseleleri. Bizim dışarıdan, içeriden diye bir şeyimiz olmaz. AK Parti’nin ilkelerini benimsemiş, AK Partiliği tescillenmiş olan kişi bizim adayımız olur. Sipariş adaylar belediye başkanlığında hiç uygun düşmez. Bu farklı bir şey. Belediye başkan adayının bir karşılığı olacak ki partinin oy tabanına hitap edebilsin, ve partinin oy miktarı ile karşılığı olan oy birleşmiş olsun. Cumhur ittifakı meselesine gelince, doğrusu Sayın Bahçeli’nin bu konudaki yaklaşımı tam nedir bilemiyorum. Biz böyle bir noktada bu işe olumlu yaklaşabiliriz. Milletvekili seçiminde attığımız bir adım var. Böyle bir durum yerel seçimlerde de böyle bir adımı müşterek olarak atabiliriz. Bunun için arkadaşlarımızın, başta liderler olarak bizlerin oturup konuşmalarında fayda var. Taraflar olumlu bakarsa böyle bir adım niye olmasın, olabilir.
“Kime kader mahkumu denir?”
Zaman zaman dile getiriliyor, af gibi bir konu gündemde mi? Değerlendirdiniz mi, değerlendirmeniz nedir ?
Kader mahkumları meselesini anlamış değilim. Kime kader mahkumu denir çok çok önemli. Benim bir ilkem var. İlkem de şudur: Devlete karşı işlenen suçlarda devlet affedici olabilir. Ama kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af yetkisi yoktur.
Bunu bazıları şu anda menfaate çevirmek isteyenler olabiliyor. İçeridekiler onların bekleyenleri… Biz arkadaşlarımıza şunu da söyledik, özellikle bu bizim gündemimizde olan bir şey değil. Tüm bunlara rağmen hakikaten yapabilecek bir şey var ise bunu da aramızda görüşelim. Biz MHP ile bir yola çıktık. Burada zaman zaman buna benzer konuları aramızda değerlendirmek suretiyle atılabilecek adımlar var ise bu adımları atmaktan da çekinmemeliyiz. Burada milletin, ülkenin, devletin menfaati önemli. Cezaevlerinde ciddi manada bir doluluk var, kabul ediyoruz. Tüm bunlara rağmen bir şey yapalım derken, öbür tarafta mağdur, mazlum meydana getirmeyelim. İlke şu, devlete karşı işlenenlerde devlet bu yetkiyi kullanabilir ama şahıslara karşı işlenen olduğunda orada devletin böyle bir af yetkisi kesinlikle yoktur.
Enflasyon rakamları açıklandı, hem bu konuda hem ekonomiye ilişkin genel değerlendirmeniz nedir ?
Bunlar tekrar tek haneye gelir. Biz bunları aşarız. Turizmdeki adımları görüyorsunuz, 40 milyona doğru giden bir atağımız var. Yatırımlar konusunda dışarıdan girişimci Türkiye’ye girmekten çekinmiyor. İhracatta iyi bir konumdayız. Sıkıntımız söz konusu değil. Bunları aşacağız. Başaracağız…
Son yorumlar