Beştepe’de düzenlenen 3. Türkiye Tarım Orman Şurası’nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ziraat Bankası, çiftçilerimizle, çok daha etraflıca, geniş kapsamlı ve kredide bugüne kadar alışılmışın dışında bir dayanışmayı sürdürecektir” dedi.
Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezi’nde, Tarım ve Orman Bakanlığınca düzenlenen “3. Türkiye Tarım Orman Şurası” kapanış programında katılımcılara hitap etti.
Şura’nın düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, 15 yıl aradan sonra “ortak akıl buluşması” temasıyla düzenlenen şura boyunca Türk tarımı ve ormancılığı ile ilgili son derece verimli, kapsamlı tartışmalar yapıldığını, sektörün tüm paydaşlarının görüşlerini, eleştirilerini ve geleceğe dair önerilerini özgür bir şekilde ifade imkanı bulduğunu bildirdi.
Erdoğan, şuradaki 21 ayrı çalışma grubunda bitkisel üretimden hayvan sağlığına, desteklemeden gıda güvenliğine, orman hukukundan balıkçılık ürünlerine, tarımda teknolojik dönüşüme kadar çok geniş bir yelpazede kısa, orta ve uzun vadeli stratejilerin belirlendiğini dile getirdi.
Türkiye’nin tarım ve ormancılığını geliştirmek, sıkıntılarına çözüm bulmak için şuraya 50 binin üzerinde görüş iletildiğini aktaran Erdoğan şöyle devam etti:
“Bunun yanında 81 ilde düzenlenen toplantılara sektörle ilgili 7 bini aşkın insanımız katıldı. Bu özellikleriyle 3. Tarım ve Orman Şurası, şimdiye kadarki en geniş katılımlı şura olarak kayıtlara geçti. Gerek şura sırasında sektör temsilcilerinin gerekse dijital platformlarda halkımızın dile getirdiği her bir görüşün başımızın üzerinde yeri vardır. Biz ülkemize dahil her meselede istişare kültürüne, danışmaya daima önem veren bir kadroyuz. Bizim için değişmez hüküm, ‘Her işinizde istişare ediniz…’ Siyasetten ekonomiye, turizmden tarıma kadar her alanda ‘Bin bilsen de bir bilene danış’ prensibiyle hareket ettik.”
“Geleceğimizi aydınlatacak en önemli adım”
3. Tarım ve Orman Şurası’nın da temel ilkesinin de istişare olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Şura’da alınan kararlar milletimizin, uzmanların, sektör temsilcilerinin ve şu anda bu millet sarayında, özellikle millet evinde sizlerle birlikte bu çalışmayı yapmak, geleceğimizi aydınlatacak en önemli adımdır.” ifadesini kullandı.
Uzaktan eleştirmek yerine konuya bizzat müdahil olan, kanaatlerini açık yüreklilikle paylaşan herkese katkıları için teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Alınan kararların tarım ve ormancılık sektörümüzün önümüzdeki 5 yılına istikamet çizeceğine inanıyorum. Elbette karar almak önemlidir ama asıl mesele alınan kararları takip edip hayata geçmesini sağlamaktır. Uygulamaya ve politikaya dönüşmeyen her karar, ne kadar güzel, ne kadar güçlü, ne kadar ufuk açıcı olursa olsun havada kalmaya mahkumdur. Çiftçimizin, üreticimizin, rızkını topraktan çıkaran tarım emekçilerimizin hakkını ancak bu şekilde ödeyebiliriz.
Türk tarım ve çok daha ilerilere taşımak istiyorsak ortak akılla şekillendirdiğimiz şura kararlarını yine ortak bir çabayla uygulamaya koymamız gerekiyor. Tabii tarımcılık, bunun yanında hayvancılık bütün bunlarla beraber, gerek süt ve süt mamullerinde gerek et ve et mamullerinde atılacak adımlarla inanıyorum ki bu sektörde sizler çok ciddi sınavları veriyorsunuz ve vermektesiniz.”
“Tüm kararların takipçisi olacağım”
Cumhurbaşkanı olarak Türk tarımını geliştirecek, Türk çiftçisinin güçlendirecek tüm kararların yakından takipçisi olacağını vurgulayan Erdoğan, “Evvelki akşam Ziraat Bankası Genel Müdürümüzle de etraflıca görüştüm ve bu görüşmeden sonra da Ziraat Bankamız, inşallah çiftçilerimizle çok daha etraflıca geniş kapsamlı ve kredide bugüne kadar alışılmışın dışında bir dayanışmayı sürdürecektir. Belki de sizlerle ortaklığa girecek bu tür adımları atacak.” dedi.
Artık hayvan ithali yapılmasını istemediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Zaten biliyorsunuz bütün bunlarla beraber bu konuda atılmış çok kararlı adımlarımız var. İnşallah Anadolu, ‘Ana’ olarak her alanda görevini yerine getirecek. Dünyamız, iletişim ve ulaşım teknolojilerinde yaşanan ilerleme sonucunda çok büyük bir dönüşüm geçiriyor. Hayatımızın her alanında teknoloji devriminin olumlu veya olumsuz yansımalarına şahit oluyoruz. 15-20 yıl öncesine kadar üzerinde yeterince durmadığımız iklim değişikliği, obezite, göç, gelir adaletsizliği, kuraklık ve küresel ısınma gibi birçok mesele bugün artık insanlığın ana gündem maddeleri haline geldi.
Coğrafi konumu veya gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun dünyadaki tüm ülkelerin bu sorunlarla bir şekilde yüzleştiğini görüyoruz. İklim değişikliği sadece dünyayı en fazla kirleten gelişmiş devletleri değil Afrika kıtasındaki fakir ülkeler başta olmak tüm insanlığı etkiliyor. Biz de bu olumsuzluklardan etkilenen ülkeler arasındayız. Yüce Allah’ın tüm insanlığa emaneti olan tabiat, özellikle Batılı büyük şirketler eliyle tarihte belki de hiç olmadığı kadar hoyratça kullanılıyor, adeta talan ediliyor.
Verimli tarım alanlarının azaldığı, su kaynaklarının giderek kıtlaştığı, denizlerin kirlendiği, iklimlerin değiştiği, hava olaylarının öngörülemez hale geldiği ürkütücü bir dönemin içindeyiz. Bu yeni dönemin alametifarikalarından biri de toprağın, suyun, tarım alanlarının stratejik öneminin ve rekabetinin artmasıdır. Geçtiğimiz asırda yeraltı kaynakları için yürütülen mücadelenin aynısı bugün tarım alanlarının ve su kaynaklarının kontrolü için veriliyor.”
“Güvenlik riski oluşturacak hiçbir adıma müsaade etmedik”
Tarım arazisi ve su kaynakları bakımından zengin birçok Afrika ve Güney Amerika ülkesinin istikrarsızlıkla boğuşmasının sebeplerinden birisinin bu olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“(Ambarın anahtarı kimin elindeyse güç de onun elinde olur) derler. Milletimizin gıda güvenliğini garanti altına almak, her ülke gibi Türkiye için de bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir. Temel tarım ürünlerinde dışa bağımlı olmak, en az savunma sanayinde dışa bağımlılık kadar tehlikelidir. Kıtaların ve çıkar mücadelelerinin kesiştiği bir bölgede yer alan bizim gibi bir ülke için bu asla göze alınamayacak bir risktir. Tarım politikalarımızı işte bu gerçeklerin üzerine bina ediyoruz. Ülkemiz için güvenlik riski oluşturacak hiçbir adıma şimdiye kadar müsaade etmedik, asla da müsaade etmeyeceğiz.”
İktidara geldikleri günden itibaren tarım alanlarının geliştirilmesine, su kaynaklarının korunmasına, orman varlıklarının güçlendirilmesine özel önem verdiklerini aktaran Erdoğan, tarımsal üretimi, ekonomik boyutunun çok ötesinde stratejik bir sektör olarak değerlendirdiklerini vurguladı.
Bundan sonra da aynı hassasiyetle yollarına devam edeceklerine işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Türk tarımını, küresel tarım ve gıda şirketlerinin güdümüne sokacak her türlü teşebbüsün karşısındayız. Tarım topraklarımızın miras yoluyla bölünmesini gelin birlikte engelleyelim. Bakın iktidara geldiğimizden bu yana hep bunun gayreti içerisindeyiz. Bunu engelleyelim istiyoruz. Çünkü özellikle tarımda bu parçalanmayı, bölünmeyi engelleyebildiğimiz zaman hep birlikte ailece de milletçe de güç kazanırız. Çiftçimize her türlü araç-gereç, gübre, tohum desteği verelim. Ürünlerin en iyi şekilde değerlendirilmesini sağlayalım. Bu konuların hepsinin arkasındayız, yanındayız. Ama Türk tarımını küresel şirketlerin sadece kar odaklı çalışan çarkı içinde kesinlikle ezdirmeyeceğiz. Tarımda milli güvenliğimize özellikle öncelik vermeyen her türlü projeye, her türlü dönüşüme, karına-zararına bakmaksızın karşı olduğumuzu altını çizerek bir kez daha ifade etmek istiyorum.”
Son 17 yılda Türkiye’ye ekonomide, turizmde, sağlıkta, savunmada nasıl çağ atlatıldı ise tarım ve hayvancılık alanında da Türkiye’yi ilklerle tanıştırdıklarını vurgulayan Erdoğan, tarım sektörünü yılların ihmalinden, öngörüsüzlüğünden kurtarmak için yeni üretim ve destekleme modellerini devreye aldıklarını anımsattı.
“Devlet yalan söylemez”
Çiftçilere bugüne kadar toplamda 137,7 milyar lira tutarında tarımsal destek verdiklerini bildiren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bakın hayali rakamlar söylemiyorum, yaptıklarımızı söylüyorum. Bakanlığımızın 2020 yılı bütçesinin yüzde 54,5’ini tarımsal desteklere ayırdık. Yani bir önceki yıla göre, tarımsal desteklerimizi yüzde 36,7 oranında artırdık. Tarımsal Gayrisafi Yurt İçi Hasılamız, 37 milyar liradan 2018 yılında, bu rakam da çok önemli, 213,3 milyar liraya ulaştı. Şimdi ana muhalefetin başı zaman zaman çıkıyor saçma sapan bir şeyler konuşuyor. Bak buradan şimdi yine açıklıyorum. Benim rakamlarım resmi rakamlardır. Gazete kupürlerinden toplanan rakamlar değildir. Devlet yalan söylemez. Devlet gerçeği söyler, ben de bunu söylüyorum. Biz tarımsal hasılada dünyada yedinci, Avrupa’da ise birinci sıradayız. Fındık, kiraz, incir, kayısı ve ayva üretimde dünya lideriyiz. Dünyanın 195 farklı ülkesine bin 690 tarım ürünü ihraç ediyoruz. Sebzede üretimin talebi karşılama oranı yüzde 107’ye çıktı. Meyve ürünlerinin tamamına, yakınında kendimize yeter durumda olduğumuzu görüyoruz, göreceğiz. CHP Genel Başkanı’nın sürekli istismar ettiği buğday konusunda, göreve geldiğimizde üretimimiz, iç talebi dahi karşılayamazken, şimdi yüzde 112 gibi çok büyük bir oranı yakaladık. Fakat bunlardan anlamaz, buğdayı göster tanımaz. Böyle bir durum var.”
Tarımsal ürün ihracatının, 3,7 milyar dolardan 17,7 milyar dolara çıkarıldığını belirten Erdoğan, tarımda dış ticaret fazlasının 4,8 milyar dolar gibi ciddi bir rakama ulaştığına işaret etti.
Topraksız tarım yapılan teknolojik sera sayının, bin 413’e yükseltildiğini dile getiren Erdoğan, modern seralarda üretilen ürünlerin yüzde 90’ının ihraç edildiğini söyledi.
“145 bin ton olan tohum üretim miktarı 1 milyon tona çıktı”
Organik ürün sayısının, 150’den 213’e çıkarıldığını ve bu ürünlerin yurt dışına da pazarlanarak, 2018’de 361 milyon dolar gelir elde edildiğini bildiren Erdoğan, şu bilgileri verdi:
“Aynı şekilde, 145 bin ton olan tohum üretim miktarı 1 milyon tona çıktı. 20 yıl önce ‘Acaba Avrupa’da, Amerika’da nerede tohum buluruz da biz bunu çiftçimize dağıtırız’ diye koşturup duruyorduk. Şimdi neredeyiz? Başka bir adım attık. Tohum ihracatımızı, 11 kat artırarak 102 bin tona, ihracat rakamımızı ise 152 milyon dolara yükselttik. Bu dönemde, alan bazında tarımsal üretimin yerli tohumdan karşılanma oranı ise yüzde 80 oldu. ATA Tohumu Projesi ile ülkemiz gen kaynaklarını oluşturan bitki çeşitlerinin koruma altına alınmasını sağlıyoruz. Bu çok önemli. Dünyanın üçüncü büyük tohum gen bankasını, 250 bin örnek kapasitesiyle Ankara’da hizmete açtık. Bugün itibarıyla gen bankasında 3 bin 400 türe ait 121 bin örnek muhafaza altındadır. Bunun yanında, genç nüfusun köyde yatırım yapması ve tarımsal nüfusun gençleşmesini sağlamak için köye dönüş projesini başlattık. Genç çiftçilerimize kişi başı 30 bin lira tutarında hibe desteğini, 2016-2018 yılları arasında devreye aldık.”
Tarım ve hayvancılıkta bu adımları atarken, ormanları da asla ihmal etmediklerinin altını çizen Erdoğan, ülkenin orman alanını ve ağaç servetini çoğaltmak, biyolojik çeşitliliği geliştirmek ve çevreyi korumak için ciddi yatırımlar yaptıklarını belirtti.
“Onlar yakarken, biz de onların kolunu kırmaya devam ettik”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yıl maalesef bölücü terör örgütü, ormanlarımızı yaktığını bizzat itiraf etti. Onlar yakarken, onlar sakallarımızı keserken, biz de işte açık net onların kolunu kırmaya devam ettik. Malum 11. ayın 11’inde, saat 11.00’de, 11 milyon fidanı ve ağacı tüm Türkiye’de diktik. Bu böylece devam edecek.” diye konuştu.
Su Kanunu çıkaracağız
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ülkemiz su kaynaklarının verimli yönetilebilmesi amacıyla Su Kanunu’nu çıkaracağız.” dedi. Erdoğan, 17 yılda toplam 4,5 milyar fidanı toprakla buluşturarak, orman varlığını 20,8 milyon hektardan 22,6 milyon hektara çıkardıklarını söyledi.
“Böylece, erozyonla kaybettiğimiz toprak miktarını yıllık 500 milyon tondan 154 milyon tona kadar düşürdük.” diyen Erdoğan, 11 Kasım’da 11 milyon fidanı toprakla buluşturduklarını anımsattı. Erdoğan, “11 Kasım’ı ‘Milli Ağaçlandırma Günü’ ilan ederek, bu alanda ülkemizde yeni bir dönemi başlattık. Böylece gelecek nesillere daha yeşil, daha güzel, her bakımdan daha yaşanabilir bir ülke bırakmış olacağız.” ifadesini kullandı.
Muhalefetin “Milli Ağaçlandırma Günü” dolayısıyla açıklamalarına değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
“Ancak ülkemizde öyle bir muhalefet var ki, böyle hayırlı bir işi bile karalamaya kalkar. Atalarımız ‘Tarla bozuk, tohum çürük, ekin mi olur’ diyor. Bunların durumu da işte böyledir. 11 Kasım’da milletin heyecanına ortak olmak, ağaç seferberliğine katkıda bulunmak varken, ‘Kasım ayında fidan mı dikilir?’ diyerek, yapılan işe çamur atmaya kalktılar. Cehaletleri anlaşılınca da milletten özür dilmek yerine, bu sefer de ’11 milyon fidanın 9 milyonu kurur’ diyerek işi pişkinliğe vurdular. Herkesin ufku, denizi kadardır. Bunların, bırakın asırlık, yarım asırlık, çeyrek asırlık projeler üretmeyi, yarına dair hiçbir tasavvurları yok. Ne 2023’e dair bir kanaatleri, ne 2053’e dair bir hayalleri, ne de 2071’e dair bir vizyonları var.”
“Kırmızı et sektörünü hafife almayacağız”
Milletin olup bitenlerin hepsini hafızasına kaydettiğini vurgulayan Erdoğan, “İnşallah vakti, saati geldiğinde bunların hepsinin de hesabını soracaktır.” dedi.
Erdoğan, 40 yıllık siyasi hayatı boyunca hep ileriye baktığını, hedeflerine odaklandığını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Polemik üretmenin değil, iş yapmanın, eser üretmenin peşinde olduk. Tarım ve Orman Şurası da işte bu anlayışın ürünüdür. Şimdi şura kararlarından öne çıkanları sizlerle paylaşmak istiyorum. Arazi toplulaştırma ve sınıflandırma işlemlerini hızlandırarak, bu önemli projeyi 10 yıl içinde tamamlayacağız. Toprak bilgi sistemine dayalı tarımsal arazi kullanım planları hazırlayacağız. Atıl tarım arazilerinin üretime kazandırılması için arazi bankacılığı ve birlikte üretim gibi alternatif modelleri devreye alacağız. Miras mevzuatını geliştirerek, tarım arazilerinin bölünmesi sorununa kalıcı çözüm getireceğiz.”
Gıda depolarında izlenebilirliğin sağlanmasına büyük önem verdiklerinin altını çizen Erdoğan, aile işletmeciliğinin sürdürülebilirliği için kadın ve genç girişimcileri desteklediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kırmızı et sektöründe küçükbaş hayvan eti tüketimini özendirerek, pazardaki payını artıracağız. Ben o sektörde çalıştım, o sektörde bulunmuş birisi olarak söylüyorum önemli bu. Kırmızı et sektörünü hafife almayacağız, ürünlerini hafife almayacağız. Küçük ve büyükbaş hayvancılıkta yerli ırkların muhafazasına ve ıslahına yönelik çalışmalara ağırlık vereceğiz.” diye konuştu.
“Tarım ve orman mevzuatını sadeleştireceğiz”
Erdoğan, süt ürünlerinde balık işleme sektörünü geliştirerek, ihracatın ve yerli tüketimin artırılmasına gayret göstereceklerini dile getirdi.
Tohumdan sofraya tüm üretim zincirinde çok daha etkin bir izleme ve denetim sistemi kuracaklarını bildiren Erdoğan, “Ülkemiz su kaynaklarının verimli yönetilebilmesi amacıyla Su Kanunu’nu çıkaracağız.” dedi.
Tarım ve orman mevzuatını sadeleştireceklerini anlatan Erdoğan, “Sözleşmeli üretim ve hayvancılık modellerini yaygınlaştıracağız. Türkiye’yi bölgesel ve küresel ölçekte orman fidanı üretim ve pazarlama merkezi haline getirmekte kararlıyız.” diye konuştu.
Erdoğan, çiftçileri desteklemek ve onlara yol göstermek amacıyla mesleki eğitim kurumları açmayı planladıklarını ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:
“Gıda kaybı ve israfının önlenmesine yönelik yeni tedbirler getiriyoruz. Gıdada taklit ve tağşiş cezalarını, caydırıcı seviyeye yükselteceğiz. Şurada bunların dışında, tarımımızın ve ormancılığımızın geleceğine ışık tutacak daha pek çok teklif çıktı. Bunların hepsini de birer birer hayata geçirmek için çalışacağız.”
“Barınmalarını teşvik edeceğiz”
“Ülkemizdeki besicilik sektörünün korunmasına verdiğimiz önemi gayet iyi biliyorsunuz.” diyen Erdoğan, “Bu anlayışla son 1,5 yılda zorunlu olmadıkça et ithalatı yaptırmadık. Besilik hayvan için kasım ayıyla beraber yeni ithalat müracaatı almıyoruz. İnşallah bu hassasiyetimizi 2020’de de devam ettireceğiz.” ifadesini kullandı.
Su ürünleri konusunda yeni bir dönemin kapısını açan kanun değişikliğin TBMM’de kabul edildiğini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
“Balık yetiştiricilerine desteklemelerimiz ödendi. Toplamda 15 bin kıyı balıkçımızı ilgilendiren desteklemeleri de inşallah önümüzdeki ay ödeyeceğiz. Avrupa’nın ve ülkemizin ilk tarıma dayalı ihtisas organize su ürünleri yetiştiricilik bölgesini, 16 bin 500 ton kapasite ile kuruyoruz. Ormancılık faaliyetlerinde çalışan vatandaşlarımızın, arazi şartlarında güvenli, sağlıklı ve konforlu bir şekilde barınmalarını teşvik edeceğiz. Bu amaçla orman çalışanlarının, maliyetinin yüzde 20’si hibe, kalan kısmı faizsiz kredi şeklinde olmak üzere prefabrik evler edinmelerini sağlayacağız.
Çiftçimize ek gelir temini kapsamında ‘Bin Köye Bin Tıbbi Aromatik Bitki Bahçesi’ kurulmasını hedefliyoruz. Yazılımı, tasarımı, üretimi yerli ve milli elektrikli traktörümüzün tanıtımını, Hasat Bayramı’nda Polatlı’da yapmıştım. Şimdi de elektrikli traktörün farklı bir modeli ile kendi yürür ilaçlama makinası üretim aşamasına geldi. Bitkisel üretimimizi önümüzdeki yıl yüzde 5 artırarak, yaklaşık 125 milyon tona yükseltmeyi planlıyoruz. Sertifikalı tohum üretimimizi de yine yüzde 5 artırarak 1,2 milyon tona, tohum sektörümüzün pazar büyüklüğünü ise 1,4 milyar dolara çıkarmayı planlıyoruz.”
Zeytinin kilogramına 15 kuruş destek
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Önümüzdeki yıl yaş çay alım miktarı 650 bin tona, ihracat dahil kuru çay satışı da 115 bin tona çıkacak.” dedi. Erdoğan, Cumhuriyet tarihinde ilk defa sofralık zeytinin 2019’da fark ödemesi desteği kapsamına alındığını ifade ederek, sofralık zeytinin kilogramına 15 kuruş destek verileceğini bildirdi.
Gelecek yıl küçükbaş hayvan varlığını artırmada hamle döneminin olacağını vurgulayan Erdoğan, “İnşallah, 56 milyon küçükbaş rakamını yakalamak istiyoruz. Küçükbaş sürü büyütme projesi kapsamında sürüye katılan hayvan başına ilave 100 lira destek vereceğiz.” diye konuştu.
Tavukçuluk üretimini garanti altına alacak sistemi kurduklarını ifade eden Erdoğan, “Böylece yılda 220 bin adet yerli et ve yumurta amaçlı damızlık civciv üretimi yapılmasını sağlıyoruz. Bu damızlıklar kullanılarak 30 milyon tavuk üretilebilecektir.” bilgisini verdi.
“Kuru çay satışı 115 bin tona çıkacak”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, çay üreticisine desteklerin de süreceğine dikkati çekerek konuşmasına şöyle devam etti:
“Bunu Rizeli olduğum için söylemiyorum. Çay saati deyip geçmeyin, çok önemli. Önümüzdeki yıl yaş çay alım miktarı 650 bin tona, ihracat dahil kuru çay satışı da 115 bin tona çıkacak.
Doğal kaynaklarımızı korumaya devam edeceğiz. Korunan alan sayısını 599’dan 605’e çıkaracağız. Orman varlığımızı 2020 yılı sonunda 22,9 milyon hektara ulaştıracağız. Zirai don tahminlerini 493 ilave ile 922 ilçemizin tamamına inşallah yaygınlaştırıyoruz. Baraj sayımızı 841’den 856’ya çıkarmayı ve depolama hacmini 178 milyar metreküpe ulaştırmayı hedefliyoruz.”
Bundan sonra asıl meselenin, alınan kararların Türkiye’nin, milletin ve çiftçinin menfaatini en üst düzeyde tutacak şekilde uygulanması olduğunu belirten Erdoğan, “Sorumluluğumuzun, 17 yıldır bizi gerektiğinde canı pahasına destekleyen milletimizin kendisine karşı olduğunu aklımızdan çıkarmıyoruz. Milletimiz için çalışmaya, üretmeye ter dökmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
PARAANALİZ
Son yorumlar