Borsa İstanbul AŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Hakan Atilla, “Borsada kısa vadeli al-satlar yerine, detaylı analiz yapan yatırımcılar uzun vadede altından da dövizden de daha çok getiri elde edebiliyor” dedi.
Borsa İstanbul AŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mehmet Hakan Atilla, Türkiye’nin finansal altyapısını sağlayan en temel kurumlardan olan Borsa İstanbul’un ulaştığı nokta ile bundan sonraki hedeflerini anlattı.
Geçen yıllarda yaşanan ekonomik ve jeopolitik gelişmelerin, finansal piyasaların birçok farklı alanda global ve yerel riskleri yönetme konusunda alışılagelmiş bakış açılarını terk etmesine neden olduğunu belirten Atilla, borsanın da bu çerçevede Türkiye’deki finansal mimariyi destekleyici ürün ve hizmetleri, ulusal ve yurt dışı yerleşik tüm yatırımcıların hizmetine sunduğunu ifade etti.
Atilla, Borsa İstanbul’un gelecek dönemde uluslararası alanda daha rekabetçi olması ve cazibesinin artırılması yönünde çalışmaların hızlandığını aktararak, tanıtımı yapılan yeni finansal enstrümanların yanı sıra gözden geçirilen düzenleme, uygulama ve yapılanmalarla Borsa İstanbul’un yenilenerek İstanbul Finans Merkezi’nde yer almasının planlandığını söyledi.
Hakan Atilla, “Örneğin, Borsa İstanbul bünyesinde Döviz Swap Piyasası’nın faaliyete geçmesiyle, yerli bankaların yabancı para ve Türk lirası nakit akışlarını ihtiyaçları doğrultusunda takas etmelerine imkan veren güvenilir ve organize bir piyasa finansal sisteme kazandırılmış oldu” diye konuştu.
Swap piyasasının günlük ortalama işlem hacminin 10 milyar liraya ulaştığını ifade eden Atilla, yeni kurulan bir piyasa için bu miktarın anlamlı olduğunu, ilerleyen dönemlerde daha da artmasını beklediklerini vurguladı.
“TLREF’E DAYALI MENKUL KIYMET İHRAÇLARI 18 MİLYAR LİRAYI GEÇTİ”
Sistemin bir diğer ihtiyacının da güvenilir ve şeffaf bir referans faiz oranı olduğunu belirten Atilla, şöyle konuştu:
“Bilindiği gibi adı sıklıkla manipülasyonlara konu olan LIBOR, 2021’den sonra artık yayınlanmayacak. Bu kapsamda pek çok ülkede ulusal referans faiz oranına yönelik çalışmalar yürütülüyor; halihazırda ABD’de SOFR, İngiltere’de SONIA, İsviçre’de SARON, Euro Bölgesinde €STR yeni nesil referans faiz olarak ilan edildi. Başka ülkelerde de benzer girişimler söz konusu. Biz de Merkez Bankamızın repo piyasasında bankalara yönelik zorunlu karşılık yükümlülüğünü kaldırmasıyla birlikte, repo pazarlarını birleştirme ve likiditeyi konsolide etme imkanına kavuştuk. Bundan sonra da, yeterli derinliğe ulaşan piyasada gerçekleşen işlemlere dayalı olarak hesaplanan Türk Lirası Referans Faiz Oranı’nı (TLREF) oluşturduk. Bu konuda emeği geçen ve sürecin temellerini atan herkese teşekkür ediyorum.”
Atilla, TLREF’in yayınlanmaya başlamasıyla piyasa tarafından hızla benimsendiğini ifade ederek, hem kamu bankaları hem de özel bankalar tarafından TLREF bazlı krediler verilmeye başlandığını belirtti.
TLREF’e dayalı tahvil ve bono ihraçları da yapıldığını kaydeden Atilla, “2019’a baktığımızda TLREF’e dayalı olarak özel sektör tarafından 18 milyar liranın üzerinde ihraç yapıldığını görüyoruz. Bu ihraçların 1,5 milyar liralık kısmının sermaye benzeri ihraç olması oldukça önemli, çünkü böylece TLREF’le birlikte aynı zamanda finansal kuruluşların sermaye yeterlilik rasyosuna da katkı sağlamış oluyoruz. 2020’de TLREF’e dayalı kredilerin ve ihraçların katlanarak artmasını bekliyoruz. Hazinemiz de 2020 borçlanma programında ocak ayı sonunda iki yıl vadeli ve TLREF’e dayalı bir ihraç gerçekleştireceğini duyurdu.” ifadelerini kullandı.
“TÜREV ÜRÜN VE HİZMET YELPAZEMİZ DE GENİŞLİYOR”
Türev ürünlerin daha da çeşitlendiğini belirten Atilla, “Aralık 2019’da Borsa İstanbul Grubu şirketlerinden Takasbank nezdinde Tezgahüstü Türev Takasının yapılmaya başlanmasıyla birlikte, TL finansal mimari çalışmasında önemli bir adım daha atılmış oldu. Böylece finansal kuruluşlar, bilançolarında oluşan faiz risklerini döviz bazlı türev ürünler yerine tamamen TL bazlı ürünlerle yönetme imkanına kavuştu. Finansal sistemde yabancı paranın ağırlığını azaltma yönünde önemli bir adım atılmış oldu.” diye konuştu.
Risk yönetimi açısından önemli bir rolü olan Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nın (VİOP) uluslararası sermaye piyasalarıyla entegrasyonun da oldukça önemli bir husus olduğuna dikkati çeken Atilla, şöyle devam etti:
“Bugünün yatırımcıları, tek bir piyasada tek bir pozisyon açmıyorlar. Dolayısıyla bizim de işlem yapılabilir saatlerimizi genişleterek gelişmiş ülkelerin borsalarıyla eşanlı açık olduğumuz zaman dilimini büyütmemiz lazım. Bu sebeple önümüzdeki günlerde VİOP’ta akşam seansını devreye alacağız. Saat 19.00-23.00 zaman diliminde de piyasamızın açık olması sayesinde, örneğin ABD piyasasının gündüz seansında işlem yapan bir yatırımcının aynı anda borsamızda da işlem yapabilmesi mümkün olacak.”
“BLOKZİNCİR TABANLI VARLIK TRANSFER SİSTEMİ BİGA HAYATA GEÇTİ”
Hakan Atilla, Borsa İstanbul Grubu bünyesindeki Takasbank nezdinde blokzincir tabanlı olarak hayata geçirilen BİGA’ya (Bir Gram Altın) da değinerek, “Bitcoin ile başlayan bir kripto birimleri çılgınlığı yaşandı, fakat bir dayanak varlığı olmayan tüm bu dijital birimler aynı zamanda olağanüstü fiyat dalgalanmalarına da konu oldu. Varlığa dayalı bir birim geliştirmek bu açıdan anlamlı” ifadesini kullandı.
“Yeni bir para birimi üretmek gibi hususlar bizim konumuz değil, fakat tüm bunların arkasında yatan blokzincir teknolojisinin göz ardı edilmemesi gerekiyor.” diyen Atilla, BİGA sayesinde, karşılığı fiziken Borsa kasalarında saklanan ve standardı belli olan kaydi altının blokzincir teknolojisiyle farklı birey ve kurumlar arasında transferinin mümkün hale geldiğini kaydetti.
Böylece herhangi bir zaman kısıtı olmaksızın, 7 gün 24 saat ve işlem mahremiyeti muhafaza edilerek farklı kişiler aralarında varlık transferinin yapabilir hale geldiğine işaret eden Atilla, “Uygulamaya alınan projeye ilk etapta 6 banka katılım sağladı. Böylece katılımcı bankalarla birlikte Türkiye’nin finansal alanda bilinen ilk blokzincir ağı kuruldu. Takasbank tarafından sunulan platformdan hizmet sağlayacak katılımcı bankaların kendi sistemlerinde yapacakları geliştirmelerle birlikte altın bakiyeleri katılımcı bankalar arasında 7/24 transfer edilebilecek” şeklinde konuştu.
Atilla, borsanın en eski ve köklü piyasası olan pay piyasasının pazar yapısını yatırımcı beklentileriyle uyumlu olarak Yıldız Pazar Grup 1, Grup 2 ve Ana Pazar Grup 1, Grup 2 şeklinde yeniden yapılandırdıklarını hatırlatarak, bu sayede benzer büyüklük, derinlik ve likiditeye sahip şirketlerin aynı grup içerisinde yer aldığını, dolayısıyla yatırımcıların da kendi beklentilerine uygun şirketleri bir arada görebildiklerine dikkati çekti.
“SON 18 YILDA TEMETTÜ VERİMİ YÜKSEK ŞİRKETLERE YATIRIM İYİ KAZANDIRDI”
Hakan Atilla, pay piyasasında işlem gören şirketlerin halka açık kısmının büyük çoğunluğuna kurumsal ve yurt dışı yerleşik yatırımcıların sahip olduğundan bahsederek, işlem hacminde ise daha çok kısa vadeli ve yerli bireysel yatırımcıların hareketlerinin göze çarptığını söyledi.
Yatırımcıların uzun vadeli bir bakış açısıyla pay piyasasına yaklaşması gerektiğini vurgulayan Atilla, şunları aktardı:
“Yatırım tavsiyesi olarak değil fakat çarpıcı bir örnek olması açısından paylaşmak gerekirse, çocuğunun geleceği için 18 yıl önce her ay bir çeyrek altın satın alan bir kişinin birikim tutarı bugün yaklaşık 100 bin lira yapıyor. Bu kişi vadeli döviz mevduat hesabı açıp, aynı tutara denk gelen miktarda dolar alıp vadeli mevduatın üzerine eklese birikim tutarı 75 bin liraya ulaşacaktı. Halbuki, temettü verimi yüksek olan 10 şirkete yatırım yapsa, elde ettiği temettü gelirleriyle yine hisse yatırımı yaptığı varsayımıyla bugünkü birikimi hem altının hem dövizin neredeyse toplam getirisine, yaklaşık 170 bin liraya ulaşıyor. Dolayısıyla borsada kısa vadeli al-satlar yerine, detaylı analiz yapan yatırımcılar uzun vadede altından da dövizden de daha çok getiri elde edebiliyorlar. Son 18 yılda temettü verimi yüksek şirketlere yatırım iyi kazandırdı.”
Atilla, borsanın halk tarafından daha çok anlaşılması ve sahiplenilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Borsayı uzun vadeli düşünen ve finansal göstergeleri güçlü şirketleri seçen yatırımcıların beklentilerinin karşılanacağına inanıyorum.” dedi.
“İLGİLİ TÜM KURULUŞLARLA TAM BİR İŞ BİRLİĞİ İÇERİSİNDEYİZ”
Aynı zamanda Takasbank’ın da Yönetim Kurulu Başkanı olan Hakan Atilla, finansal istikrar için tüm kurumların üzerine düşeni elinden geldiğince yapmaya gayret ettiğini belirterek, gelinen aşamada ilgili tüm kurumlarla tam bir iş birliği içerisinde olduklarını vurguladı.
Atilla, “Repo piyasalarının konsolidasyonunda Merkez Bankamızın zorunlu karşılık adımı oldukça önemliydi. Aynı şekilde pazar düzenlememizde Sermaye Piyasası Kurulumuzun desteğini ve Gelir İdaresi Başkanlığının toplu (omnibus) hesaplar için düzenlemesini gözardı etmemek gerekir. Yapılan vergisel düzenleme neticesinde, yabancı menkul kıymet saklama kuruluşlarının toplu (omnibus) hesap açarak devlet borçlanma kağıtlarına yatırım yapabilmelerinin yolu açılmış oldu. İlgili kurumlarla bu yönde görüşmeler devam etmektedir.” diye konuştu.
Anadolu Ajansı
Son yorumlar